Stendhal`in iki aydan kısa bir süre içinde yazdığı ve Balzac`ın çağın en müthiş Fransız romanı olarak nitelediği Parma Manastırı, aristokrat del Dongo ailesinin ikinci oğlu Fabrizio`nun hikâyesini anlatır. Avusturya adına casusluk eden aşırı muhafazakâr meşru babasından çok Napoléon için savaşan Fransız gayri meşru babasına çekmiş bir çocuk olarak: dik başlı, naif, idealist bir gençtir Fabrizio.
Bir yandan da kadınları etkileyen bir yakışıklılığa sahiptir. Hiçbir hazırlığı olmadığı halde, Waterloo Savaşı`nın ortasına atar kendini. Yenilginin ardından İtalya`ya döner. Stendhal`in en önemli eserleri arasında gösterilen Parma Manastırı`nın başkahramanının önce hapishanade, sonra manastırda sıkışan, aşk hikâyeleriyle, saray entrikalarıyla dolu yolculuğu böyle başlar.
"Stendhal bana savaşı anlamayı öğretti. Parma Manastırı`nda Waterloo Savaşı`nı defalarca okumalısınız."
-Tolstoy-
"
Parma Manastırı sahip olduğumuz en güzel romanlardan bir tanesi."
-Henry James-
(Tanıtım Bülteninden)