info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
32.5000
Dolar Satış
:
32.5586
Euro Alış
:
34.6207
Euro Satış
:
34.6830
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Tekirdağ Tabip Odası Hayvan Katli Tasarısı Açıklaması

Biz hekimler insan sağlığını korumak, sürdürmek ve geliştirmek için çalışırız. Bunu yaparken sağlığı etkileyen etmenleri inceleriz. Hayvanlar insan sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkilerler. Bu nedenle hayvanların sağlığı hekimleri de yakından ilgilendirmektedir.

Ek olarak hekimlerin meslek örgütü her zaman sağlık hakkını savunmuştur. İnsanların sağlı olmak hakkı olduğu gibi her canlının da sağlıklı olma hakkı bulunmaktadır. Kendi haklarını koruyamayan; gerektiğinde tıp ve sağlık alanlarında (psikiyatrik sağlık sorunları, psikoloji ve rehabilitasyon hizmetleri vb.) yaygın olarak desteğini aldığımız hayvanların hakkını savunmak hekim örgütünün uğraş alanları içinde olmalıdır.

Bizler hekim örgütü olarak, “Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile sokakların tam olarak boşaltılmasının ülkemiz koşullarına, insanlık anlayışımıza ve kültürümüze uygun olmadığını bilimsel gerekçeleriyle sizlerle paylaşmak istiyor; salt itiraz etmiyor yerine öneriler sunmak istiyoruz. Uluslararası hayvan refahı birliklerince kabul eden ve bilim adamlarınca desteklenen “5 temel özgürlük” kavramı hayvanların (Çiftlik ve yaban hayvanları dahil) minimum etolojik ihtiyaçlarını belirtir:

 1- Yaşama gücü ve sağlığı için taze su ve sağlıklı yemeğe kolayca ulaşmasının temini yani  “aç ve susuz kalmama özgürlüğü”
 2- Yeterli alan ve kapalı yer dahil olmak üzere uygun çevrenin temini yani “rahatsız olmama, sıkıntı duymama özgürlüğü”
 3- Çabuk teşhis ve tedaviyle “hastalık, yaralanma ve acıdan uzak olma özgürlüğü”
 4- Hayvanlara yeterli alan ve imkanlar verip, kendi türünden olan hayvanlarla iletişimi sağlanarak “normal davranışlarını ifade etme özgürlüğü”
 5- Mental ıstıraplardan sakınarak “korku ve stresten uzak olma özgürlüğü”

Tasarı, hayvanların ihtiyacı olan 5 temel özgürlüğü sağlamaktan uzaktır. Hayvanların etolojik ihtiyaçlarının, tasarıda bahsedildiği şekliyle hayvan bakımevinde ya da hayvan parklarında karşılanması olanaksızdır. Tasarıda geçen “Hayvan Bakımevi” ibaresi “Geçici Bakımevi” olarak düzeltilmelidir. Bu yerler sokaklardan alınan köpeklerin kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra tekrar aynı yerine bırakılacağı yerler olarak tanımlanmalıdır. Bu isim değişmediği takdirde, bakımevleri sahipsiz hayvanların ömür boyu bakıldığı yerler olarak algılanacaktır ki doğru değildir. Tasarıda yer alan “sahipsiz hayvanlar doğal hayat parkı” ismi ve tasarıda belirtilmiş olan işlevi tamamen değiştirilmelidir.

Bu yerler yine oluşturulmalı ancak adı “Güçten Düşmüş Hayvanlar Doğal Hayat Parkı” olmalıdır. Hayvanlar, – tasarıda özellikle üzerinde durulan köpekler- sosyal canlılardır ve insanla bir arada olmaya ihtiyaç duyarlar. Hayvanların tamamının yumuşak, doğal bir zemine ihtiyacı olduğu gibi bir kısmı yüksek yerlerde dinlenme ihtiyacındadır.

Özellikle kedilerin dikey ve yatay görüş mesafesi geniş olmalıdır. Birkaç yüz hayvandan ibaret mevcut bakımevlerinde bile köpeklerin etolojik ihtiyaçları karşılanamazken, zayıf olanlar açlıktan kırılır ya da güçlüler tarafından parçalanırken büyük yaşam alanlarında bu durum daha da zorlaşacaktır. Tasarı hazırlanırken bir hayvan davranış uzmanına danışılmadığı ortadadır. Bu tür alanların olumlu sonuçlar verdiğine dair dünyada hiçbir örnek yoktur. Alanın büyük olması gerektiğinden kentlere yakın yerlere kurulma şansı yoktur. Böyle insandan uzak, tecrit edilen hayvanlar asosyalleşecek ve sahiplenilmesi imkânsız hale gelecektir.

Bu yerler, hayvanların ömür boyu hapsedildiği yerlerden olmaktan öteye gidemeyecektir. Bu, hayvan haklarına aykırı bir durumdur. Her ne sebeple olursa olsun hayvanların ölümüne neden olmak yasak olmalıdır. Hayvanlara, işkenceyle ölüme sebebiyet vermek değil, hayvanlara her türlü işkencenin yapılması da caydırıcı olma bakımından hapis cezasıyla sonuçlandırılmalıdır. Ayrıca bu suçların fiili hapis cezasıyla cezalandırılabilmesi için ertelenemez ya da para cezasına çevrilemez hükmünün eklenmesi toplumumuzda büyük infiallere yol açan bu tür suçların engellenebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu yapılmadığı taktirde şikayet durumlarında savcılık kovuşturmaya gerek yok kararı vermektedir. Bu suçlar için savcılığın şikayete gerek kalmadan resen soruşturma açması sağlanmalıdır. Tasarıda, etik kurul izinleri alındığı taktirde hayvanlar üzerinde deneylerin yapılabileceği hükmü yer almaktadır. Hayvanları Koruma Kanunu’nun adı ve amacı dikkate alındığında, bu kanunda belli şartlar dahilinde de olsa deneylere izin veren bir hüküm bu kanunda yer almamalıdır. Avrupa Birliğinin 1996 yılında yayınlanan direktiflerine göre hayvanlar mal olarak tanımlanmamalıdır. Tasarıda geçen “süs hayvanı” kavramı bu direktiflere de ters düşmekte ve aşağılayan bir yaklaşımı çağrıştırmaktadır. En uygun tanımlama “Ev hayvanı” ibaresidir.

Tasarıda yer alan ve bir köpeğin agresyonu nedeniyle ötenazi edilmesinin yolunu açan hüküm tamamen bilim dışı olup yine hayvan haklarını ihlal etmektedir. Çünkü her köpek bazı uyarımlara agresif tepkiler verebilir ya da bu tepkiler birileri tarafından agresif olarak nitelendirilebilir. Bilimsel gerçek: Hiçbir ırk tehlikeli olarak nitelendirilemez, Buna destek olacak bilimsel, istatistiki hiçbir kayıt yoktur.

Her köpeğin gerektiğinde kullanabileceği dişleri vardır. Ancak agresyon dürtüleri kışkırtılmamış bir köpek bu davranışı ya bilmez ya da kontrol etmeyi öğrenir. Dolayısıyla agresif her köpek, sahibinin ya da çevresinin eseridir! Bir köpeğin agresif olup olmadığına karar verilirken ırkına değil, köpeğin davranış yapısına bakılır. İstatistikler ve bilimsel araştırma sonuçları hiçbir köpeğin ırkına bakarak agresif olup olmadığına karar verilemeyeceğini, hiçbir ırkın agresif olarak tanımlanamayacağını göstermiştir. İstatistiklere göre sadece, köpeklerin bağlı olması kuralına uyulmasıyla ölüm olguları %86 daha az olacaktır.

Dolayısıyla köpek ısırmalarına engel olmanın yolu, ırk yasaklamak değil, sahiplerine yönelik tedbirler almaktır. Temelde yapılması gereken, hayvan sahiplerini eğitmektir. Güçleri nedeniyle insanlara tehlike arz edebilecek yapıya sahip köpeklerin listesi oluşturulduktan sonra, bu köpeklerin sahiplerinin alması gereken tedbirler bir yönetmelikte ayrıntılı olarak açıklanmalıdır.

Örneğin listede adı geçen köpek sahipleri yönetmelik gereğince, hayvanlarının aşılarını ve sağlık kontrollerini yaptırmalı, topluma açık alanlarda bağlı tutmaları, gerektiğinde ısırmaları engelleyecek şekilde ağızlıkla dolaştırmaları gerektiğini bilmeli ve yaptırıma tabii tutulmalıdırlar. Böyle köpekleri bulunduranlara yetki belgesi zorunluluğu, bu belgeyi almak için eğitimden geçmesi, sabıkasının olmaması, mali mesuliyet sigortası yaptırması vb., köpeğin bulundurulduğu yerde ve gezdirilmesi sırasında bazı tedbirlerin alınması, böyle köpeklerin eğitimi ve eğitim sonucunda alınan ve belli sürelerde tekrarlanan davranış testi belgesi zorunluluğu) getirilmelidir.

Belirtilen tedbirlere rağmen bir hayvanın (ırk ve tür belirtmeden) çevreye vereceği zararların tamamında sahibi sorumlu olup TCK, 177 maddesinde belirtilen hükümler uygulanmalı, sahibinin hatası başka bir canlıdan çıkartılmamalıdır. Güçleri nedeniyle tehlike arz edebilecek köpekler veteriner hekimlerce ya da yetkilendirilecek özel köpek eğitim merkezlerince sorumlulukları kendilerine ait olacak şekilde davranış testine tabi tutulmalı, bunlar arasında tedavi edilemeyecek düzeyde saldırgan ve insanlar için tehdit oluşturan köpekler güçten düşmüş hayvanlar yaşam parkına alınmalıdır. Tasarıda belirtilen etolojik ihtiyaç, mekansal şartlar ve insan sağlığı koşulları izafi olabilen, ucu açık, herkese göre değişebilen koşullardır. Meskende bakılan hayvanın koşulları ne kadar iyi bile olsa, bu madde ile uygun olmadığı iddia edilebilir ve hayvanın meskenden tahliyesi dava konusu olabilir. Bu koşulların standartlara oturtulması, kriterlerin netleşmesi mümkün değildir.

Hiçbir hayvanın insan sağlığını tehdit etmediği garanti edilemeyecek bir husustur. Bu madde tamamen kalkmalıdır. Ya da “Çevreye rahatsızlık verdiği ispatlanmadığı takdirde hiçbir hayvanın meskenden tahliyesi istenemez” şeklinde değiştirilmelidir. Bu konu kat mülkiyeti yasasını ilgilendiren bir maddedir. Nitekim meskenin mekânsal koşullarına uygun olmayacak sayıda hayvan besleyenler zaten koku gibi nedenlerle etrafa rahatsızlık verdiği gerekçesiyle Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca işleme tabi tutulmaktadırlar.

Bulaşıcı hastalık nedeniyle halk sağlığını olumsuz etkileyebileceği kararı ise veteriner hekimlerce verilebilir. Sonuç olarak tasarıdaki bu madde, “Taşıdığı bulaşıcı bir hastalık nedeniyle çevredeki insan ve hayvan sağlığını tehdit eden hayvanlar, tüm tedbirlere rağmen tedavi edilemiyor veya hastalık bulaştırmaları engellenemiyorsa ilgili 5996 sayılı kanun hükümleri uygulanabilir” şeklinde değiştirilmelidir. Merkezi bir yönetim planı oluşturulmadan ve beraberinde bir takım önlemlerle birlikte uygulanmayan kısırlaştırmalar dipsiz bir kuyudan su çekilmesine benzer. Şimdiye kadar bazı belediyelerin kısırlaştırma çabalarıyla biraz yol alındığı gibi görülse de, çoğu kez plansız yapılan uygulamalar nedeniyle kaynakların boşa israf edildiği görülmektedir.

Sahipsiz hayvanların kısırlaştırılarak; sayılarının, yaşadıkları ortama uygun şekilde azaltılması için kısırlaştırma seferberliğini temel alan bir hayvan nüfusu yönetim planı oluşturulmalıdır. Bu plan, merkezi idareye bağlı bir yönetim tarafından tüm ülke için düzenlenmelidir. Önce her yöreye uygun stratejiler oluşturulmalı ve planlama yapılmalıdır. Yönetim planında insanların eğitilmesi, gönüllülerin organizasyonu, sahipsiz köpeklerin gönüllülere zimmetlenmesi ve gönüllülere olan desteklerin artırılması, yerel yönetimler için -sadece belediyeler değil muhtarlıkları da kapsayacak şekilde alt planların hazırlanması (yerel yönetimlerce hayvanların kimliklendirilmesi, bu hayvanları terk edenlere cezai yaptırımların uygulanması gibi işlemlerin denetimi vb.) konuları da yer almalıdır.

Dünya Sağlık Örgütü’nce önerildiği gibi, belirtilen merkezlerde kısırlaştırılıp aşılanan hayvanlar alındığı yere bırakılmalıdır. Doğal hayat parkı denilen yerler ise sadece güçten düşmüş hayvanlar için düşünülmelidir. Sokaklarda, o sokağın taşıma kapasitesine uygun sayıda aşılanmış ve kısırlaşmış köpek bırakılmalıdır. Ancak bu şekliyle kırsalda yaşayan, sosyal olmayan, doğurgan köpeklerin kent sokaklarını doldurması engellenebilir.

TEKİRDAĞ TABİP ODASI