Yıllar önce yazmış olduğum bir köşe yazısı çok beğenilmiş.Bazı dostlarım seçim öncesi çok yaşanan durumları ifade etmek için çok güzel bir yazı olduğunu her seçim öncesi yazmamı rica ettiler.Bu yazı kimseyi hedef almamış olup üç gazeteci arasındaki sohbetten doğmuştur.
biri Şarköy'den biri Muratlı’dan ve ben Tekirdağ’dan üç gazeteci sohbet ederken laf dönüp dolaşıp siyasette yanaşma ve yalakalık konusuna geldi. Hakikaten siyasetimiz öyle bir raddeye geldi ki bu üç kelime daha büyük anlam kazanmaya başladı. Son zamanlarda bu tür sıfata layık olan insanla karşılaşmak olağan hale gelebilir.
(YANAŞMA)dan başlarsak insanlar siyasi hedefleri peşinde koşarken ahlaki ve vicdani olarak tüm değerlerini hiçe sayabiliyor. Eğer bir partiden hedefine ulaşamayacağını hissediyorsa hemen hırsı ve çıkarı doğrultusunda tüm değerlerini hiçe sayıp başka bir partiye adeta koşarcasına geçiş yapıyor(sözümüz ideolojik olarak o partinin bir şey veremediğini düşünüp parti değiştirene değildir.)
O parti içinde de sıkıntılar yaratılmasına neden olanlar da olabilir. Bu kişiler parti içi bölünmeye de sebebiyet verebilir. Günümüzde bir partiye kaydolma gerekliliğine inananlara da hak vermek lazım. Neticede sıkıntılı durumda dayanak olarak görürler.
(YANAŞTIRMA) lar ise hep birilerine muhtaç acınacak insanlardır. Bu insanlar makam veya mevki sahibi olsalar bile bence toplum nezdinde değersiz insanlardır. Bunlar birilerine sırtını dayayıp rüzgârın da tesiriyle bir yerlere geldiklerinde gücü ve imkânlarıyla makamı sayesinde ucuz hesaplar peşinde koşan ve aklınca karşısındakini cezalandırdığını zanneden aciz zavallı ve acınacak insanlardır. Bunlar arkalarında dayanak olmadığı zaman yok olmaya mahkûm zavallı insanlar olup bir gün dayanağını kaybedip toplum tarafından dışlanınca sudan çıkmış balığa dönerler. Böyleleri günlük intikam peşinde koşup karşısındakini cezalandırdığını zannederken kendilerini küçük düşürürler. Bu yüzden her zaman birilerinin kendilerini bir yerlere yanaştırmasına ihtiyaç duyarlar.
(YALAKA) lar ise tamamen çıkar amaçlı birilerine adeta emir eri gibi hizmet eder Ali’nin lafını Veli’ye Hasan’ın lafını Hüseyin’e taşıyan zayıf karakterli insanlardır. Bu tür insanlar birilerinin hamiliğine girmeden hayatlarını idame ettiremezler. O nedenle muhakkak etik olmayan davranış sergilerler. Laf taşıma bunaltıcı iltifat körü körüne itaat ve hizmet dedikodu biat ettiği kişi için başkalarına karşı olumsuz davranışlar bu tür insanların kişisel profilidir. Bu tür insanlar çıkarına ters düştüğünde biat ettikleri kişiyi yüzüstü bırakıp tekrar taraf değiştirmekte tereddüt etmezler.