Halkımız olaya sadece Suriyeli ve Afgan mülteci gözüyle bakıyor. Eğer öyle olsaydı, Avrupa Birliği bu sığınmacıları topraklarına kabul edecek ülkelere neden para ödesin ki?
Hatırlarsanız, Özal döneminde ülkemiz Körfez savaşına itilmeye çalışılmıştı. Turgut Özal’ın baskıcı politikasına kalsaydı, Türkiye 1.Dünya savaşında olduğu gibi bir işgal kumpasının içine itilecekti. Dönemin muhalefet partileri, basın-yayın organları ve Türk halkının tepkileri ülkeyi bir uçurumdan kurtardı.
Fakat Avrupa ülkelerinin Haçlı zihniyeti, Özal’ı yine de bu kumpasın içine çekti.
Kuzey Irak sınırını açarak, Barzani ve Talabani’nin akrabaları Türkiye’nin Güneydoğu bölgesine yerleştirildi.
ASALA’NIN devamı olan terör örgütü bu dönemde gelişti ve doğu bölgelerinde bu iki aşiret liderinin akrabaları tarafından güçlendirildi. Bir Diyarbakırlı vatandaşın bana söylediği sözler hala aklımda; “abi Diyarbakır’da Diyarbakır vatandaşı kalmadı. Hepsi Barzani ve Talabani’nin akrabaları tarafından yurdundan edildi. Ben de memleketimden ayrılmak zorunda kaldım. İstanbul’da Kürt diye iş vermediler. Şimdi Tekirdağ’da tekstil işinde çalışmaya geldim” Aynı durumda şimdi Kürt analar baskı ve vaatlerle evlatları dağdan insin diye eylem yapıyor. Olan ailelere oluyor.
ÖZAL HATAY’DA AFGANLILARA VİLLA GİBİ LOJMAN YAPTI ama bu beyefendiler altlarında ahır yok diye bu villaları beğenmediler. Ardından Özal bu lojman dediği villaları Samsun’da sel felaketi yaşayan vatandaşlara verdi. (İYİ DE OLDU) Afgan mültecilere altlarında ahır olan villalar yaptı ve bu Afganlılara deri sanatını öğreten kurslar açtı. Şimdi o ahırlar deri imalathaneleri oldu ve Afganlılar zengin oldu.
BU AFGANLILAR NEDEN YURDUMUZDAN GİTMEDİ?
Bir de istihbarat meselesi var. Alman Cladio Roth gibi provokatörler sayesinde ülkemizde mültecilerin arasına sızan çok sayıda ajan yok mu zannediyorsunuz? Burada MİT büyük bir özveriyle mültecileri gözlem altına alıyor ve gereğini yapıyor ama sınırlar bu kadar yol geçen hanı olunca, gerek asker ve polis gerekse istihbarat da sıkıntı çekiyor. Artık sınırlarımız ÇİN SEDDİ GİBİ SETLERLE KAPATILMALIDIR.
Hatay’ın Reyhanlı ilçesine yakın bir köyde çalışırken, her gece çatışma sesinden uyuyamadığımız gibi, gündüz vakti 2 metreye yakın sporcu vücutlu sarışın bir kadın sınır askerlerimiz tarafından yakalandı. Cebinden 100 mark ve bugünün parasıyla 5 lira çıktı. Ne kimlik ne pasaport yoktu. Bu nedenle ülkemiz büyük bir kaosun içine çekiliyor ve bu adeta bir istihbarat savaşına döndü. Burada bize düşen görev, mülteciler ile aramıza mesafe koymaktır. Bir gün ismini hatırlamadığım biri, Tekirdağ büyükşehir zabıtada da bir mülteci olduğunu söylemişti zaman biz neyin karşıtlığını yapıyoruz?
KISACA DOĞU-GÜNEYDOĞU BÖLGESİ İPEKYOLU VE AVRUPA BAĞLANTISININ KİLİT NOKTASI OLARAK HER TÜRLÜ GEÇİŞE MÜSAİT OLDUĞUNDAN, BİZE DÜŞEN VATANDAŞ VE KOLLUK KUVVETLERİ EL ELE BU SIZMALARA ENGEL OLMAKTIR.
SONRAKİ YAZIM; Santoro-HCBS-Sinagog bombalama-Hrant Dink