info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
32.4742
Dolar Satış
:
32.5327
Euro Alış
:
34.7084
Euro Satış
:
34.7710
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Emeğin Ucuz, Ekmeğin Pahalı

Yüceer: “Refah ölçütünü çay-simit hesabıyla yapan Başbakan, ülkemizde açlık sınırının 1081 lira, zorunlu harcama yapılması gereken yoksulluk sınırının ise 4 kişilik bir aile için 3 bin 528 lira olduğu gerçeğinden uzaktır” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, asgari ücret ile ilgili bir basın açıklamasında bulundu.
 
“EMEĞİN UCUZ, EKMEĞİN PAHALI”
YOKSULLUĞUN PENÇESİNE BIRAKILDILAR
 
“Asgari ücret, bir ülkenin çalışanlarına verdiği önemi ve o ülkenin refah seviyesini yansıtır.” diyen Yüceer: “Emeğin ucuz, ekmeğin pahalı” olduğu ülkemizde AKP Hükümeti, 846 TL olarak açıkladığı asgari ücretle birlikte 8 milyondan fazla asgari ücretli çalışan emekçiyi ve onlarla birlikte ailelerini bir kez daha yoksulluğun pençesinde bırakmıştır. Üstelik asgari ücrette sınırlı bir artışla yetinilirken, yeni yılla birlikte yapılan zamlarla bu artış kat be kat geri alınmıştır” ifadelerini kullandı.
 
“Refah ölçütünü çay-simit hesabıyla yapan Başbakan, ülkemizde açlık sınırının 1081 lira, zorunlu harcama yapılması gereken yoksulluk sınırının ise 4 kişilik bir aile için 3 bin 528 lira olduğu gerçeğinden uzaktır” diyerek sözlerine devam eden Candan Yüceer: “Oysa ülkemizde asgari ücretin, işçinin ailesi ile birlikte tüm zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde, insan onuruna yakışan bir düzeyde tespit edilmesi gerek şarttır” sözlerine vurgu yaptı.
 
MİLYONLARCA YURTTAŞ AÇLIK SINIRINDA
 
Basın açıklamasına devam eden Yüceer şunları katdetti: “İktidarın, “Türkiye ekonomisi büyüyor” söylemleri içi boş bir iddiadan öteye gitmemektedir. Türkiye’de işsizlik artarken, milyonlarca yurttaşımızın açlık sınırının altında yaşamını idame ettirmeye çalışması bunun en somut örneğidir.Geride bıraktığımız yıl, Cumhuriyet tarihimizin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna sahne olmuştur.  Soruşturma kapsamında bakanlar ve oğulları, banka müdürleri, iş adamları,  belediye başkanlarının adı geçmektedir.
 
YOLSUZLUĞUN BOYUTU 247 MİLYAR TL’DİR.
Yani; 2 milyon 831 bin işsizin 8 yıllık asgari ücreti.
300 bin atama bekleyen öğretmenin 30 yıllık maaşı.
6 GAP parası.
30 tane Marmaray parasıdır.
 
“BABAMIN OĞLU OLSA AFFETMEM”
 
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda sadece evlerden çıkan para ise 17 milyon TL olmuştur. Soruşturmanın seyrine baktığımızda, “Babamın oğlu olsa affetmem, kendi oğlum olsa yanına bırakmam” diyen Başbakan, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını engellemeye çalışmakta, Anayasa’ya aykırı yönetmelik çıkarmaktadır.
 
Yolsuzluğun üzerini örtmeye çalışan siyasi iktidar tarafından, soruşturmayı yürüten polisler peş peşe görevlerinden alınırken, diğer yandan savcılığın emrinde olan kolluk güçleri gözaltı kararını yerine getirmemektedir. İktidar tarafından atanan başsavcı, soruşturma yapan savcıları, belgeleri basına sızdırmakla suçlayıp, dosyayı ellerinden almaktadır.
 
Anayasamızın temelini oluşturan kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe sayan Başbakan, “polis savcılığın emirlerini uygulamalı” diyen HSYK’yı hedef göstermekte, “Yetkim olsa HSYK’yı yargılarım” diyerek, yargıya gözdağı vermektedir.
 
ŞİMDİ DE AYNI OYUN OYNANMAKTA
 
Bu tutumla birlikte Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Mahkeme kararlarının uygulanmadığı, işleme konmadığı bir ülkede haktan, hukuktan, adaletten söz edilemez.
 
Başbakan, yolsuzluğu yapanların peşine düşeceğine, yolsuzluğu soruşturan savcıyı hedef tahtasına oturtmuştur.  Deniz Feneri davasında savcıları yargılayanlar, şimdi de aynı oyunu oynamaktadır.
 
TAKKE DÜŞMÜŞ KEL GÖRÜNDÜ
 
Bir yanda çay ve simitle yaşaması makul bulunan milyonlarca yurttaşımız; diğer yanda ise  ayakkabı kutularında saklanan paralar!Bir yanda camı kırık odada soğuktan zatürreeden, yoksulluktan, açlıktan, ölen 40 günlük Ayaz bebek; diğer yanda yatak odalarında para sayma makineleri ile birlikte milyonlarca dolarlar. Bir yanda emeğini alın teriyle yoğurup evine helal ekmek götürmek için gece gündüz çalışanlar,  diğer yanda vicdanı sızlamayanlar.
 
Bir yanda, yoksulluk ve sefalet koşullarında sendikasız, güvencesiz, esnek, kayıt dışı çalışmaya mecbur bırakılan yurttaşlar, diğer yanda insan emeğinin ve sağlığının değerini bilmeyen bir iktidar.Maalesef bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin gerçeği budur!
 
GIRTLAĞA KADAR YOLSUZLUK
İktidara geldiğinde 3 “Y” ile yani Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar ile mücadele edeceğini söyleyen AKP, bugün gırtlağına kadar yolsuzluğa batmıştır. Ülke yoksulluk içindedir ve her yerde yasaklar vardır.
İşte bu zihniyet; bir taraftan kendi cebini, çocuklarının cebini doldururken, asgari ücretliyi, vatandaşı, garip gurebayı yine es geçmiştir…
 
İŞİN ÖZETİ
Soysal adaleti, hakça bölüşüm ve hakça dağılımı birincil öncelik olarak görüyoruz. En zengin ile en fakirin arasındaki gelir dağılımı uçurumunun 8 kat fazlaya ulaştığı ülkemizde, Cumhuriyet Halk Partisi önce halk, önce insan diyecek politikaların gerçek sahibidir ve halkın iktidarında işte bu gelir dağılımı adaletsizliği son bulacaktır.Asgari ücretlimizin, emeklimizin, işçimizin, köylümüzün, çiftçimizin, memurumuzun bizim iktidarımızda yüzü gülecektir.”