info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
32.4747
Dolar Satış
:
32.5332
Euro Alış
:
34.8231
Euro Satış
:
34.8859
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...
Kalan
Yazar
Leylâ Erbil
Yayınevi
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Leylâ Erbil’den yeni bir başyapıt Özgün anlatım ve yazım tarzı ile edebiyat dünyasında çok farklı bir yere sahip olan Leylâ Erbil’in son romanı Kalan çıktı. 2002 yılında, PEN Yazarlar Derneği tarafından Nobel Edebiyat Ödülüne ülkemizden aday olarak gösterilen ilk kadın yazar olan Leylâ Erbil’in son eseri “Kalan” Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıktı. Bir şiir-roman olan Kalan içindekiler sayfasıyla başlıyor: önsözce, birinci bölüm, ikinci bölüm ve kişi adları listesi. Daha ilk sayfalarda yeni bir Leylâ Erbil depremiyle karşı karşıya kalıyor okur. 1940’ların 50’lerin İstanbul’unda masalsı bir evde başlıyor hikâye. Romanın anlatıcısı Lahzen’in çocuk dünyasında, gerçekle düş arasındaki ara’da geçiyor Önsözce. Toprağın altındakilerle, üstündekilerin ara’sında... Okul duvarlarında asılı duran tarih cetvelleri gibi akıyor zaman, öfkeli bir kız çocuğu anlatıyor hikâyeyi. Şiir gibi, destan gibi... Birinci bölüm, şiirin kimi zaman yerini öyküye bıraktığı parçalarla ilerliyor. Her bir parça İstanbul’un eski günlerini anlatıyor; Rum, Ermeni, Musevi ailelerin bir arada yaşadığı, insanların birbirlerini ayakkabılarından tanıdığı günleri... Eski bir halk dansı olan faradolada çember oluyor herkes duymayan, gelmeyen kalmıyor. İkinci bölüm kısa bir finalden oluşuyor. “Hakikatinin özünü” arayan Lahzen’in sürpriz finali. Kitaptan: neşeli sesler işitti; bütün fener halkı çoluk çocuk sokaklara dökülmüştü,,, geliyordu çalgıcılar zurna, tef, dümbelek, keman, zillerle aralarında sırtında telli bir çalgı taşıyan çok genç bir çocuk vardı,,, o çocuk munis, sevinçli gözlerle önden yürüyerek yaklaşıyordu bizim kapıya doğru,,, yaklaştı,,, eftim’di yanında elinde zillerle petrus amca içeri girdi,,, ardından mahallenin bütün çocukları doldu onların da ardından sanki dünyanın tüm insanları sökün etti,,, yurdun dört bir yanından yörükler, türkmenler, karapapaklar, yezidiler, zazalar, ermeni asıllı hemşinliler, laz asıllı hemşinliler, keldaniler, kürtler, purıamlar, çerkezler, kara kukuletalılar, burkalılar, kara carşaflılar, mavi sarıklı adamlar, lenin kasketli, haki montlu, postallı genç adamlar (…) hrant dink de kolunda bir güvercinle gülerek yürüyor aralarında,,, dansa başlamadan gözleri kısık ama konuklara gülümser durumda annem,,, bir ayağının ucu sarnıcın kapağında gene,,, bekliyor komşuların gelmesini sabırsızca dansı başlatmak için,,, kısık gözlerinin arasından onlar da doluyor içine,,, çalgıcılar bir çember oldular onun çevresinde çalgıcıların çevresinde dansa katılanlar bir çember bir daha bir daha hep birlikte onunla birlikte spinanın çevresinde birbirlerine zıt dönerek başladılar dansa,,, kızılcık kırmızısı kloş eteği, homerosrengi bluzu, kırmızı pabuçları, kırmızı dudakları, kırmızı tırnakları, kırmızı saçları, kırmızı bacaklarıyla insandan insana geçerek döne döne ateşten bir mil oldu annem maskeli kadınlar, kızlar, erkekler, herkes herkes çevresini aldı el ele tutuşup farandola dönüyorlardı oynadıkça oynadıkça taşlıktan ayakları kesiliyor yükseliyorlardı yerden,,, onlar yükseldikce tavan açılıyor mavi gök içeri doluyordu,,, (…)