Peygamberler ve ermişler insan bilincini en üst seviyeye yükseltmek için var olurlar. Ancak, söylenen söz sadece karşıdakinin anlama kapasitesi ile sınırlı olarak anlaşılır. Bu nedenle hakikatin dilini konuşanları ancak hakikate ermiş olan kişi anlayıp açıklayabilir.
Elinizdeki kitap insan bilincinin zirvelerine erişmiş bir bilge olan OSHO’nun, Hz. İsa’nın sözlerinden yola çıkarak hakikati dile getirdiği, o sözlere yeniden hayat verdiği konuşmalarıdır. İnsan bilincinin zirvelerinde dolaşan bu kitabın içinde, yaşama ve tarihe başka gözlerle bakmanıza vesile olabilecek bir eserdir.
İsa’nın sözlerini Hıristiyanlığın son derece dar bağlamından kopartan OSHO, onları bütün dini geleneklerin bilgeliğiyle harmanlıyor ve tüm insanlığa armağan ediyor. Tohumdan Ağaca olan yolculuğunda modern insanın ihtiyaç duyduğu bilgeliği ona sunuyor.
KİTAPTAN ALINTI
“Tohum nedir? Ağacın sıkıştırılmış halidir, o kadar sıkıştırılmıştır ki onu göremezsin. Ama bu tohuma bir fırsat, bir olanak ver, doğru toprağı sağla, o zaman tohum filizlenir ve tüm ağaç orada olur. Tohum ağacın planını içinde taşır, küçük bir tohum koca ağacı içinde taşır. Her ayrıntı onun içindedir: Yaprakların türü, çiçeklerin türü, rengi, yüksekliği, yaşı, her şey tohumun içindedir. Eğer tohumu okuyabilirsen tüm ağacın nasıl bir şey olacağını çizebilirsin.
....
Ağaç sadece tohumun açılmış halidir. Senin kim olduğunun önemi yok, mesele içinde ne tür bir tohum taşıdığınla ilgilidir. Ne olursan ol sadece tohumun açılmış halisin. Dalları değiştirmeye, orayı burayı kesmeye devam edebilirsin ama bunların hepsi sadece küçük ayarlamalardır; kendini süsleyebilirsin ama değişmezsin. Ve kendi cehennemini dekore edebilirsin ama o cennete dönüşmez.
....
Eğer bir tohumu parçalayacak olursan içinden ağaç çıkmaz; onu analiz edebilirsin ama orada gizlenmiş bir ağaç göremezsin. Ve orada bir ağaç olmadığını, bu tohumun içinde hiçbir şey yokken içinde bir ağaç saklı olduğunu söylemenin aptalca olduğunu söyleyebilirsin. İşte analizciler her zaman bunu yapar. Onlara bir çiçeğin güzel olduğunu söyleyin; onu alıp laboratuara götürürler ve güzelliği bulmak için analiz ederler. Çeşitli kimyasallara ve başka şeylere rastlarlar, onu inceler ve analiz ederler, çiçeğin farklı kokularını ayırarak birçok şişeye koyarlar ama güzelliğin bulunabileceği tek bir şişe bile olmaz. Laboratuardan çı kar ve “Bir yanılsama içinde yaşıyor olmalısın, hayal görüyor olmalısın; güzellik filan yok. Tüm çiçeği analiz ettik, geriye hiçbir şey kalmadı ve hiçbir güzellik bulamadık,” derler.
Sadece bütünlükleri içinde bilinebilen şeyler vardır; onları parçalayıp analiz edemezsin. Onlar kendilerini oluşturan parçalardan büyüktür, zaten sorun da budur; bu gerçeği arayanlar için temel bir problemdir. Gerçek tüm parçaların birleşmiş halinden daha büyüktür. O sadece parçaların toplamından ibaret değildir, parçalardan daha büyüktür. Bir melodi sadece tüm notaların, tüm seslerin toplamından ibaret değildir. Hayır, o daha büyük bir şeydir. Tüm notalar birleştiğinde bir uyum söz konusu olur, bu uyum tek tek notaların içinde olmayan bir tezahüre dönüşür. Seninle konuşuyorum: Kelimelerimi analiz edebilirsin, onların hepsi sözlüklerde yer alıyor ama beni bir s&o uml;zlükte bulamazsın. Ve “Tüm sözcükler burada, ne diye uğraşıyor ki?” diyebilirsin.