Geçtiğimiz yıl Can Yayınları’ndan çıkan kitabı Kumrunun Gördüğü’yle Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Ahmet Büke, yeni öykülerini Ekmek ve Zeytin’de buluşturuyor! Etkili ve duru anlatımıyla öne çıkan Ahmet Büke, Ekmek ve Zeytin’deki öyküleriyle okuru etkileyecek. Hem de daha güçlü bir şekilde. Her satırı akla kazınan Ekmek ve Zeytin’in temelinde yine “insan ve insana mahsus gerçeklikler” yatıyor. Ahmet Büke’nin yirmidokuz yeni öyküsünü bir araya getiren kitapta, Büke’nin kendi öykücülüğüne getirdiği bir yenilikten de söz edilebilir: Bu kitaptaki öykülerin önemli bir kısmı Kürt sorununa dayanıyor; yıl boyunca Güneydoğu bölgelerine yaptığı yolculuklarda gözlemlediği insanları, anne babaları, gençleri ve çocukları anlatıyor. Bu çevrelerin dilini, argosunu da ustaca kullanıyor. Büke’nin yakından tanıdığı dostları ve kendi mahalle hayatını anlatır gibi aktardığı öykülerde otobiyografik izleri sürmekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi… Türkiye’nin her yanından esen rüzgarı hapseden sayfalar, gerçekçi olduğu kadar masalsı bir dünyanın kapılarını açıyor. “Nenem buldu beni. Yaprakları temizledi. Otları yoldu. Toprağı sıyırdı. Taşları ayıkladı. Güneşi hissetim yıllar sonra. Tek tek topladı beni. Dizdi yere. Eksik parçalarımı buldu. Nenem öptü, kokladı beni. Sonra torbaya koydular. Babamın mezarına döktüler hepsini. Anam ve nenem bir ağıt yaktı başımızda. ‘Oğul oğul. Babasının dizinin dibinde oğul. Güneş doğa, çiçek aça. Toprağımız sana doya oğul…’ Üç ay battı. Birini bildiler.Ötekiler orada, toprakta. Kim eleyip dökecek toprağı?” (Kitaptan) AHMET BÜKE, Öyküleri E Edebiyat, Adam Öykü, Ünlem, Patika, İmge Öyküler, Özgür Edebiyat, Eşik Cini, Notos Öykü, Yeni Yazı, Ğ, Sus, Har gibi edebiyat dergilerinde yayımlandı. 2002’de İzmir Postası’nın Adamları’nı, 2004’te Çiğdem Külahı’nı, 2006’da Alnı Mavide’yi, 2010’da Kumrunun Gördüğü’nü (2011 Sait Faik Hikâye Armağanı) yayımladı.