Bekir Coşkun’un, “Cumhuriyet kadınlarına” ithaf ettiği ilk kitabı…
“Büyük suçlar küçük kitaplara sığmıyor!”
“…başına bir şey gelen Türkiye’dir... Ben onun sadece sıradan bir gazete yazarıydım. Türkiye’nin başına bir şey geldiğinde herhangi bir ferdi yanar da gazete yazarı tutuşmaz mı?..”
“Bu kitap bir hesaplaşma, suçlama kitabı değildir. Sadece bir tespittir. Bilirsiniz, gazeteciler için ‘tarihin tanığı’ derler.
Bu bir tanıklık…
Tanık aynı zamanda suçludur…
Medyanın siyasi iktidara biat ettiği, toplumunu kandırdığı, olup-bitenleri milletinden gizlediği yerde ne özgürlük, ne insan hakları, ne demokrasi, ne hukuk olur. Ve gazete yazarı bu büyük suçun kaçınılmaz parçasıdır.
Ve bir gün herkes gibi gazetecinin de başına bir şey gelebilir.
O zaman suçlu tanık, aynı zamanda mağdurdur da…”
• Bekir Coşkun bildiğimiz ve sevdiğimiz üslubuyla Türk medyasındaki yalanları, sahtekârları, dönekleri gözler önüne seriyor.
• “İçinde sizin, benim, herkesin, hepimizin olduğu bir kolektif suç sürüyor… Bu küçük kitapta tanık, suçlu, mağdur yanında, süregelen suçun da bir bölümü var…”
• Bu kitap, sadece bir kovulma hikâyesi değildir. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin teokratik devlete dönüşmesinin… Dini sermaye yapmış siyasetçiler ve Cumhuriyet’ten intikam almak isteyen tarikatların elinde çağdaşlık yolundan sapma öyküsünün küçük bir parçasıdır…