info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
32.4747
Dolar Satış
:
32.5332
Euro Alış
:
34.8231
Euro Satış
:
34.8859
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...
Yoldaş Koçero
Yazar
Müslüm Üzülmez
Yayınevi
TÜSTAV
Müslüm Üzülmez’in Yoldaş Koçero isimli kitabı, TÜSTAV ( Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı) İktisadi İşletmesi Sarı Defter dizisi 20. Kitabı olarak Temmuz 2011’de yayımlandı. “Düne takılıp kalmadım/Dünü de hiç unutmadım” diye başlayan bu kitabında Üzülmez bizleri, 1965 yıllarında Ergani’de başlayan ve 1990 yılların da TBKP (Türkiye Birleşik Komünist Partisi) ye kadar süren politik mücadelesi içinde bir yolculuğa çıkarıyor. Kitabın Sunu bölümünde; “Koçero, TKP (Türkiye Komünist Partisi) de benim parti ismimdir. Ve Koçero isminin kitaba denk düştüğünü düşünerek hayat hikâyeme Yoldaş Koçero ismini verdim. Kitapta kendimi, tanıdığım insanları, mekânları ve yaşadıklarımı fazla politik mevzulara dalmadan, kırmadan, dökmeden, üstünü örtmeden, kimseyi övmeden ve yermeden kendi algılarıma göre mümkün olduğunca tarafsız kalmaya çalışarak yerel ölçekte komünistleri ve mücadelelerini anlatmaya çalıştım. Yazılanlara bir anlamda tarih denemesi demek doğrumudur? Bilemiyorum” diyor. Kitapta bölüm başlarında, gerek Müslüm Üzülmez’in ve gerekse başka şairlerin dizelerine rastlıyoruz. Türkiye sosyal hareketinin en hareketli olduğu bu zaman diliminde Türk ve Kürt sosyalist hareketinin önde gelen liderleri, bu mücadele içinde yaşamını yitiren kavga arkadaşlarını görmek mümkün. Diyarbakır’da politik faaliyetini sürdüren birçok devrimcinin olduğu gibi Müslüm Üzülmez’in yolu da Diyarbakır 5. No’lu Cezaevi’nden geçer. 12 Eylül 1980 sonrasının en karanlık günlerinde cezaevinde yaşanan barbarlığı Müslüm Üzülmez; “… Diyarbakır 5 Nolu zindan içinde zindandı. İşkence mühendisleri iyi bir eğitim almışlardı ve işlerini çok iyi biliyorlardı. Zorlamayla yapılan her şeyin insan ruhuna acı verdiğini ustalarından iyi öğrenmişlerdi. Fiziksel işkenceye eşdeğer oranda ruhlarımıza da işkence yapıyorlardı. Bedensel ve ruhsal acının bin bir çeşidi üzerimizde deneniyordu. Uygulamalar bir saat değil, bir gün değil, bir hafta değil, bir ay değil, gece gündüz sürekli, her an ve her yerde yapılıyordu. Cezaevinde duyulan her ses ve görülen her görüntü insan ruhunun derinliklerinde birikerek insanları ya teslimiyete ya da kinle, nefretle ve biraz da bilinçli olarak direnmeye hazırlıyordu. Kişiliği, inancı ve güveni zayıf olanlar çok çabuk pes ediyordu.” diye özetliyor. Yoldaş Koçero, bir solukta okuyabileceğimiz bir kitap.