Bundan sonra Tekirdağ tarımıyla ilgili hiç bir konferansa katılmayacağım.Çünkü bu konferanslar sadece muhabbetten ibaret.Somut adım atılması için çaba gösteren proje üreten veya radikal önlemler alınması için hiç bir somut çalışma yok.Bırakın panel veya seminer düzenleyip çözümlerin masaya yatırılmasını bu panel veya seminerlere katılım 50-60 kişi seviyelerinde oldu.Üstelik bu toplantıların bir tanesi Büyükşehir belediyesi bünyesinde yapıldığı ve ünlü gazeteci-yazarların profesörlerin konuşmacı olduğu panele çok az sayıda katılımcı vardı.Öyle ise hangi tarımdan bahsedeceğiz?İsterseniz Konya’dan bahsedelim.
Hepimiz okul yıllarından Konya’yı “tahıl ambarı” olarak biliriz.Günümüzde ise bu ismin ne kadar yetersiz kaldığını görürüz.
Tahıl ambarı özelliğini yavaş yavaş kaybeden Konya çiftçisi tarım mücadelesinden yılmadı ve uluslararası bir başarıya imza attı.Uluslararası dedim çünkü gerçekten öyle oldu.
İki yıl önce Özcanlar gıda firmasının sahibi Mestan Özcan birkaç meslektaşımla bizi İstanbul Yıldız sarayına Uluslararası güvenilir gıda zirvesi ödül törenine davet etti. (bu arada kendisi de bu ödüle adeta abone oldu)
Orada Konya Torku firmasının başarısına tanık oldum.Binlerce çiftçi bir araya gelerek imece usulü ortaya bir sermaye koymuş ve bu firmayı oluşturarak uluslararası zirveye taşımışlar.Şimdi de duyumlarımıza göre Alpullu şeker fabrikasını alarak Trakya’da büyüme hedefliyorlar.
Bizim çiftçimiz ne yapıyor?
-Tarlasını fabrika arazisi diye satıyor
-Kanola kullanarak topraklarını verimsiz hale getirerek sonunu hazırlıyor.
-Anız yakarak milyonlarca organik canlıyı ve doğada yaşam süren hayvanları öldürüyor topraklarını verimsizleştiriyor.
-Organik gübrenin önemini kavrayamıyor.
KISACA ÖZETLEMEK GEREKİRSE TOPRAKLARIMIZ ÖLÜYOR AMA BUNU ÖNLEMEK İÇİN SADECE KONUŞULUYOR.İCRAAT YOK.ÇOK ÜZÜCÜ...
KONYA ÇİFTÇİLERİ KADAR OLAMADIK.ŞEKER PANCARINA TEKRAR HAYAT VEREMEDİK.YAZIK ÇOK YAZIK.