İşte o anda garip bir şekilde saklandığım dolaptan çıkıyorum. Üzerimde kalan ne varsa çıkarıyorum. Hepsini tek tek katlayıp köşedeki berjerin üzerine, saçımda ki tokaları tek tek toplayıp, özenle iç içe geçirip üzerlerine bırakıyorum.
Uzanıp patlıcan moru geceliği alıyorum. Titreyen ellerimde tutup kollarımı geçiriyorum. Satenin önce yanan yanaklarımdan, sonra titreyen kollarımdan ve omuzlarımdan aşağı doğru kaymasını izliyorum. Dönüp aynaya bakıyorum. İçine çok küçük gelmiş bedenimi aynanın karşısında seyrediyorum.
Bir kadın kıyafeti içindeki bu çocuğa ve artık kimsenin çocuk olarak bakmayacağı anlamı bu bedeni yoracak, hırpalayacak, ruhen ve bedenen ağır gelecek, bu yeni bana acıyarak bakıyorum. Biliyorum ki açılan bu yarada kanayan benim.
Annem ve babam için evlenmiş kızları, Çağla Hanım için gelin, Suat için karısıyım...
Ben içi başka, dışı başka biriyim. Sek sek oynamakla, geceyi kabullenmek arasında sıkışıp kalıyorum.
(Tanıtım Bülteninden)