"Candan hayatında bir şeylerinin doğru gitmediğini ilk kez itiraf ediyordu. Nilsu yıllardır tanıdığı arkadaşını hiç böyle görmemişti. Israrlı bir sesle, “Hadi anlat, neyin var senin?” dedi. Candan’ın zorlukla, “Hiç,” dediğini duydu. Oysa hiçin içinde koca bir varlık vardı, konuşulmamış, bir çuvala konmuş, ağzı sıkıca kapatılmış sorular, cevaplar, korkular, gözyaşları, sitemler, yalanlar, ihanetler, susturulmuş duygular vardı."
(Tanıtım Bülteninden)