info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
32.4527
Dolar Satış
:
32.5111
Euro Alış
:
34.8255
Euro Satış
:
34.8882
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Bu Hafta 8`i Yerli, Toplam 12 Film Beyazperdede İzleyiciyle Buluştu

Bu Hafta 8`i Yerli, Toplam 12 Film Beyazperdede İzleyiciyle Buluştu

“KOR” 
Modern zamanda yaşayan insanın sıkıntılarına, onun hala ilkel güdülerinden hareketle cesaretle bakabilen nadir yönetmenlerimizden biri Zeki Demirkubuz. Daha önce “Kader” gibi çok beğenilen filmlerinden farklı bir şey yapmıyor aslında. İnsanların yaptıkları seçimlerin, bu seçimlerin açtığı olasılıklar çemberinin içinden öyküler bulup getiriyor. Kocası Cemal Romanya’ya kaçak işçi olarak gidince evde giysi dikerek geçimini sağlayan Emine’nin hikayesine tanıklık ediyoruz “Kor”da. Giyim atölyesinde eski patronu Ziya ile karşılaşıyor ve işin seyri değişiyor. Cemal geriye döndüğünde, bir üçgen içinde buluyor kendini. Acıların toplamı 180 derece değiştiriyor filmin gidişatını. Senarist-yönetmen Demirkubuz, bildik sularda seyrederken bu suları yeni izleyiciler bir parça bulanık, hatta fazla durağan bulabilir. Ama yönetmenin alt-orta sınıf insanın sıkıntılarını anlamada ve insanoğlunun varoluşsal sıkıntılarının çözümsüz olduğunu bulmada mahirliğini koruduğunu teslim etmemiz gerek. Başrollerde Aslıhan Gürbüz, Taner Birsel, Cansel Cindoruk ve İştar Gökseven var. 

“SAKLI”
Geçen yıl Aralık’ta tek salonda gösterildikten sonra bu hafta daha çok kopyayla yeniden gösterime girme gibi ilginç bir özelliği var “Saklı”nın. İsmiyle müsemma bir film. Söyleyecek boş sözü yok. Yer yer hakim olan sessizliği, duygularını saklamaya çalışan karakterlerinden kaynaklanıyor. İzleyici, bu “saklambaç”ı sonuna kadar ilgiyle izliyor. Anlatalım: Mahir vakur, sakin kişiliğiyle bilinen, yaşını almış bir müzisyen. Kızının okuldan arkadaşı Duru’yla yakınlaşır. Aralarındaki yaş farkı büyüktür. Ama “sokaklar karanlıktır”. Gölgelere saklanırlar. Duru’nun babası Ali ise tipik bir orta sınıf/muhafazakar aile babasıdır. Evin içinde belli kuralları vardır. Ama herkes yalan söyler. Onun da sırlarını görür seyirci. Her saklambaçta olduğu gibi gölgelerin saklamaya çalıştığı o sırlar gün ışığına çıkacaktır sonunda. Yazar-yönetmen Selim Evci’ye Antalya Film Festivali’nde ödül kazandıran filmin dünya prömiyeri Montreal Film Festivali’nde yapılmıştı. Filmin çeşitli festivallerden de ödüller kazandığını not düşelim. Özellikle görüntü çalışmasıyla dikkat çeken filmin başrollerinde İlhan Şeşen, Settar Tanrıöğen ve Türkü Turan var. Film, seyreden sinemaseverlerin zihninde uzun süre “saklı” kalabilir. 

“AVCI: KIŞ SAVAŞI” 
Prodüksiyon maliyeti açısından haftanın öne çıkan yapımı “Avcı: Kış Savaşı” aslında “Pamuk Prenses ve Avcı”nın devam filmi. İlk filmin kötü kalpli kraliçesi Charlize Theron ve avcı Chris Hemsworth yine kadroda. Onlara Buz Kraliçesi olarak Emily Blunt ve yeni avcı Jessica Chastain eşlik ediyor. Kadro sağlam anlayacağınız. Buz kraliçesi gücünü kaybeden kardeşi Ravenna’yı diriltmek için dolaplar çevirirken avcılar da güçlerini birleştirerek kötülüğe savaş açıyor. Karayip Korsanları serisinde görsel efekt uzmanı olarak çalışan yönetmen Cedric Nicolas-Troyan görsel açıdan güçlü bir film ortaya çıkarmış. Sorun, tüm bu gösterişli efektlerin ve oyuncu kadrosunun, konunun aşırı çocuksuluğunu gizleyemememiŞ olması. Sadece meraklılarına öneriyoruz. 

“KRAL İÇİN HOLOGRAM” 
Çifte Oscarlı Tom Hanks ne çekse izlerim diyenler zaten kaçırmayacaktır. Hanks’i “Cloud Atlas”tan sonra bir kez daha ünlü Alman sinemacı Tom Tykwer ile buluşturan film, başarılı bir romandan uyarlama. Ama başarılı bir uyarlama mı, o konuda fikirler muhtelif. 54 yaşındaki Amerikalı işadamı Alan Clay, iflastan kurtulmaya çalışmaktadır. IT üzerine özellikle de hologram teknolojisi üzerine yoğunlaşan genç bir ekiple Suudi Arabistan’ın yolunu tutar. Kral’a sunmak üzere bir teknoloji pazarlamaya çalışırlar. Ama rakipleri olan Çinliler çok daha ucuz bir ürün geliştirmiştir. Tykwer’in kötü film çektiği pek görülmez. Hanks de bu yaştan sonra boş projelere imza atmaz. Dahası filmin uyarlandığı roman çok beğenilmişti. Tüm bunları birleştirip konu çekici gelmese de “uzak diyarlarda kendini bulma” öyküsüne bir şans vermek isteyebilirsiniz. 

“ŞEYTAN PABUÇTA” 
İşleri yolunda gitmeyenler için “bir yerden para çıksa” düşüncesi pek popülerdir. Arif’in durumu da o hesap. Para bir yerden çıkmayınca kendisi girişiyor olaya toprağı kazaraktan. Bildiğiniz define avcılığına soyunuyor. Ne var ki tam işe girişmişken kızı ortadan kayboluyor. Tanıdıklarının da başına türlü tuhaflıklar geliyor. Korku türündeki filmin yazar ve yönetmeni Cengiz Mert. Başrolde ise İhsan Dayanç var. 

“BABALARIN BABASI” 
Afişinde 7 kişinin göründüğü “Babaların Babası”, bir mafya babasının cenaze sırasında saldırıya uğramasıyla başlıyor. O baba yani Necdet Çetin, intikam ateşiyle yanar, tutuşur. Araya başka karakterler girer vs. Çok da uzatmaya gerek yok. Yerli sinemamızda son dönemde “satan” komedi anlayışından bir parça yukarıda olduğunu söyleyip bırakalım. Bunda da güldürmeyen sahnelere rağmen Menderes Samancılar ve Ali Sürmeli gibi kalburüstü oyuncular ile komedi yeteneğini tartışamayacağımız Burak Satıbol’ün rolü büyük. 

“YOLCULUK” Güncel olaylarla güncelliğini koruyan meseleleri birleştirmeye çalışan bir film “Yolculuk”. Baskıcı babası, ilişki içinde olduğu şeriatçı gruplar ve Suriye’de süren savaşın yansımaları derken Mehmet bocalamaya başlar. Tam da sırasıymış gibi aşk çıkar karşısına. “İnsanlık bombalardan güçlüdür” gibi bir cümlesi var filmin. Mustafa Kenan Aybastı’nın çektiği yapımın oyuncuları arasında usta aktör Cezmi Baskın da yer almış. 

“KABRİ-İ CİN MÜHÜR” 
Şu cinler alemini bir türlü rahat bırakamadık gitti. 100 yıllık bir lanetin uyanışını anlatıyor “Kabr-i Cin Mühür”. Hikayeye göre yüz yılda bir kutsal kitap Kuran-ı Kerim’den yola çıkılarak yazılan bir kitabın koruyucuları gelmektedir. Onlara “bekçi” adı verilir. Şimdi aradan geçen 100 senede olup biteni burada anlatmayalım ama film anlatmaya çalışıyor. Sonra da büyük bir hata sonucu serbest bırakılan kötücül cin Azazel’in insanlara musallat olmasını izlettiriyor. Bu tür filmlerden hoşlananları gerilim dolu anlar bekliyor olabilir. Volkan Adıyaman’ın çektiği filmin oyuncu kadrosunda Turgay Başyayla, Sevil Uyar ve Burcu Küçük var.   

“YOLA GELDİK” 
Afişinde 10 kişinin göründüğü filmle ilgili yazmaya başlamadan önce şunun altını bir daha çizelim: Zeki Demirkubuz’un “Kor” filmi iyi film. Yani Demirkubuz sinemasında önceleri daha güzel işler vardı belki tamam ama; karşımıza çıkan bu komedi ve gerilim denemelerinden sonra Demirkubuz gibi isimlere gözümüz gibi bakmamız lazım bizim. Onlara sinemamızın çok ihtiyacı var. Neyse, filmimize dönecek olursak, puanı aşağıda.. 

“GENÇ PEHLİVANLAR” 
Eğer günün birinde Kırkpınar’da güreşmeyi düşünmüyorsanız bu filmin ilginizi çekeceği şüpheli. Mete Gümürhan’ın belgesel türündeki filmi, Amasya’daki bir eğitim merkezine başvuran genç pehlivan adaylarını anlatıyor çünkü. Çocukların öyküleri güzel. Hedefleri ise şampiyon olmak. Ama filmin seyirci kitlesini sınırlayan bir yapısı olduğunun altını çizelim.

“KÜÇÜK KRAL” 
Brüksel’deki Anima Festivali’nden ödülle dönen animasyon, küçük kral Macius’un maceralarını anlatıyor. Popüler bir çocuk kitabından uyarlanan filmde, 9 yaşındaki küçük kral, babasının ölümünden sonra zorunlu olarak geçtiği tahtta kalabilmek için kötü kalpli generallere ve ağır devlet bürokrasisine karşı direnmeye çalışıyor. Eğer yanılmıyorsak 2007 yapımı olan filmin neden şimdi gösterime girdiğini sorabilirsiniz ama işlediği konu ilginç ve çizimleri de gayet güzel. Elbette çocuklar için.

“KUZULAR KURTLARA KARŞI” Yine bir masal ve yine çocuklara “iyi ile kötü”nün farkını anlatmaya yönelik eğlenceli bir macera. “Kurt olmak çok güzel bir şey, herkes sizden korkuyor” diye düşünen kötülüğe karşı bizim saf kuzucuklar ne yapabilirler ki? Filmin izleyince şaşırabilirsiniz. Rusya’dan kopup gelen, vaat ettiğini yerine getiren bir animasyon.